DNA Bilgisayarları
DNA
bilgisayarları, klasik silikon temelli bilgisayar teknolojileri yerine, DNA’yı,
moleküler biyolojiyi kullanan bir hesaplama biçimidir. DNA bilgisayarları
yüksek hafıza depolama yoğunluğu, yüksek enerji verimliliği , çözüm tabanlı
oluşu, biyolojik uyumlu ve nano ölçekli olması gibi bir çok özelliğe sahiptir.
İlk olarak 1994 yılında Southern
California Üniversitesinde bir bilgisayar bilimcisi olan Leonard M. Adleman
tarafından DNA’nın kompleks matematik problemlerini çözebileceğini öne
sürmesiyle başlamıştır. Adleman DNA’dan yararlanarak “Hamiltonian Path”
problemini çözmek için bütün olasılıkları kodlayarak bir yol bulmuştur. Problemin amacı her
şehirden bir kez geçme koşuluyla şehirler arası en kısa mesafeyi bulmaktı ve
problem her eklenen şehirle daha karmaşık bir hale gelmiştir. Adleman deneyinde yedi şehir arasındaki en
kısa mesafeyi bulmayı amaçlamıştır.
“Hamiltonian Path” Problemi :
DNA iplikleri 7 şehri; A, T, C, G de genetik
kodlamayı ifade etmektedir. Bu dört harfin bazı dizileri şehirleri ve gidiş
yönünü gösterir. Deneyde, bu moleküller daha sonra test tüpünde (tüplerin
içinde su, DNA ligaz, ve tuzdan oluşan bir çözelti vardır) karıştırılmıştır
(seçilen DNA zincirlerinin boyu 20 baz uzunluğundadır ve şehirler arası yollar
içinse, bir yarısı bu 20 bazdan 10’unun, diğer yarısıysa diğer 10’unun tamamlayıcısı
bazlardan oluşan 20 bazlık tamamlayıcı diziler kullanıldı.) ve bazı DNA iplikleri birbirlerine
tutunmuştur. Daha sonra Adleman tüpün içindeki fazla sıvıyı ve DNA’yı
boşaltarak çözümü şifreleyen DNA’yı ortaya çıkarmıştır. Birkaç saniye içinde de test tüpünde oluşturulan DNA ipliklerinin bütün
olası kombinasyonları cevabı göstermiştir. Adleman kimyasal reaksiyon sayesinde yanlış mokelülleri de elemiştir.
Deney sonucunda :
Bu deney DNA molekülüyle yapılan
hesaplamaların ilk örneği olma özelliği taşımaktadır. Adleman bu deneyle,
geleneksel çözüm yöntemlerinden sıyrılarak DNA ile çözümün olanaklı olduğunu
ortaya koymuştur. DNA’yı veri yapısı olarak kullanarak bu yapının hesaplama
işlemlerinde, oldukça paralel bir şekilde çalışabileceğini göstermiştir.
Her ne kadar Adleman, deneyiyle bir başarı
yakalamış olsada DNA bilgisayarlarının eksiklikleri vardır. Örneğin DNA
bilgisayarları insan yardımına gereksinim duyarlar. DNA hesaplamalarının amacı
ise insan müdahalesinden bağımsız bir makine yaratmaktır.
DNA bilgisayarları paralel işlem yeteneğine
sahip bilgisayarlardır ancak silikon tabanlı bilgisayarlar, işlemleri sırayla
yaparlar yani bir işlem bittikten sonra diğerine geçerler. Test tüpü içindeki
DNA molekülü üzerinde işlem yapan enzimler sadece tek bir DNA üzerinde değil
birden fazla DNA üzerinde işlem yapar. Böylece DNA bilgisayarları birden fazla
paralel işlemi gerçekleştirebilir.
Logic Gates (Mantık Kapıları) :
Adleman’ın deneyinden üç yıl sonra , Rochester
Üniversitesinde ki araştırmacılar DNA’dan yapılan mantık kapıları (Logic Gates) geliştirdiler. Mantık
kapıları , verdiğimiz komutların fonksiyonlarımızın bilgisayarımızda nasıl
taşındığının önemli bir parçasıdır. Bu kapılar ikili kodları bir dizi sinyal
serisine dönüştürürler. Halen, mantık kapıları, silikon transistörlerden giren
sinyalleri yorumlayabilmektedir.
Rochester ekibinin DNA mantık kapılarında ilk
adımı electronik bilgisayarların yapısına benzer bir bilgisayar oluşturmaktı. Mantıksak
operasyonları uygulamak için, elektrik sinyalleri kullanmak yerine, DNA mantık
kapıları DNA koduna dayanıyordu. Girdi olarak genetik materyalin parçalarını
saptıyorlardı. Araştırmacılar , bu mantık
kapılarının DNA mikroçipleriyle, DNA bilgisayarlarında bir buluş yaratmak için
birleşebileceğine göz önünde bulundurdular.
Silikon yerine DNA kullanılmasının
bir çok avantajı bulunmaktadır. Bunlardan bazıları :
v Hücresel organizmaların bulunması ve her zaman DNA kaynaklı olmasıdır.
v DNA bilgisayarlarının en önemli avantajı şimdiye kadar üretilmiş olan bütün bilgisayarlardan daha küçük olması ve aynı zamanda daha fazla veri tutabiliyor olmasıdır. Örneğin 1 kilogram DNA şimdiye kadar üretilmiş bütün bilgisayarlardan daha güçlü ve DNA mantık kapılarını kullanarak, daha fazla bilgi tutabilecek ve hesaplama yapabilecek kapasitede olmasıdır.
v Dünyanın en güçlü süperbilgisayarından daha güçlüdür ve 10 trilyondan fazla DNA molekülü 1 santimetre küp kadar bir alana sığabilir.
v DNA’nın küçük bir miktarı ile, bir bilgisayar 10 terabayt veriyi tutabilir ve 10 trilyon hesaplamayı bir seferde yapabilir. Daha fazla DNA ekleyerekde daha fazla hesaplamalar yapılması mümkündür.
v Hücresel organizmaların bulunması ve her zaman DNA kaynaklı olmasıdır.
v DNA bilgisayarlarının en önemli avantajı şimdiye kadar üretilmiş olan bütün bilgisayarlardan daha küçük olması ve aynı zamanda daha fazla veri tutabiliyor olmasıdır. Örneğin 1 kilogram DNA şimdiye kadar üretilmiş bütün bilgisayarlardan daha güçlü ve DNA mantık kapılarını kullanarak, daha fazla bilgi tutabilecek ve hesaplama yapabilecek kapasitede olmasıdır.
v Dünyanın en güçlü süperbilgisayarından daha güçlüdür ve 10 trilyondan fazla DNA molekülü 1 santimetre küp kadar bir alana sığabilir.
v DNA’nın küçük bir miktarı ile, bir bilgisayar 10 terabayt veriyi tutabilir ve 10 trilyon hesaplamayı bir seferde yapabilir. Daha fazla DNA ekleyerekde daha fazla hesaplamalar yapılması mümkündür.
DNA bilgisayarların
bellek kapasiteleri daha az yerde daha
çok bilgi saklayabildiklerinden oldukça yüksektir. DNA’lar santimetre başına 7
Mbit veri yoğunluğuna sahiptir. DNA molekülleri çift sıralı yapıdadır. A – T ,
G –C baz çiftleri oluşturacak şekilde birbirine bağlanır bu sebeple her DNA
dizisinin bir tamamlayıcısı bulunur.
Birbirini tamamlayan bu iki dizi biraraya gelerek çift sıralı sarmal DNA
yapısını oluşturur. Bu oluşumla DNA kendine özgü, özel bir veri yapısı haline
gelmektedir. DNA bilgisayarların oluşturulmasında bu özellik hata düzeltimi
gibi yarar sağlamaktadır. DNA’larda meydana gelen hatalar bir çok faktöre bağlı
olabiliyor. Örneğin; DNA ların kesilmemeleri gereken bir yerde kesilmesi; A
bazını koyması gereken bir yere Sitozin bazının koyulması, güneşten gelen ısı
enerjisi ve mor ötesi ışınlar. Çift sıralı DNA’larda ise hata oranı daha
düşüktür. DNA dizilerinden birinde bir bozukluk olsa bile onarıcı enzimler
diğer diziyi örnek alarak bozuk DNA dizisinin onarılmasını sağlar.
Klasik bilgisayarlara
göre DNA bilgisayarları hesaplamaları paralel olarak yapar. Klasik
bilgisayarlar ise lineer olarak hesaplama yapar yani sırayla işleme alırlar.
Böylece DNA karmaşık matematik problemlerini saatler içinde çözmeye olanak
tanırken, aynı karmaşık problemleri klasik bilgisayarlarda çözmek yıllar
alabilir. Ayrıca DNA bilgisayarlar malzemenin temizliği ve kolay bulunabilir
olması gibi olumlu yanları da barındırır. DNA işlemcileri ayrıca klasik
bilgisayarlarda olan mikroişlemcilerde kullanılan pahalı ve zehirli materyaller
yerine ucuz,temiz, doğada bulunan
biyometeryalleri kullanır.
DNA bilgisayarlarının
bazı dezavantajları da bulunmaktadır. Bunlardan bazıları :
v DNA molekülü hesaplama işlemlerini
daha hızlı ve paralel bir şekilde gerçekleştirir. Ancak hesaplamalarda ki her
bir sürecin hızı kesin olarak belirlenememektedir. Örnek olarak Adleman’n 1994 yılında yapmış
olduğu deney verilebilir. Adleman sonuç almak için labaratuarında tam 7 gün
boyunca beklemiştir. Sürenin hesaplamanın büyüklüğüne bağlı olarak arttığını
belirtmiştir. Yani DNA üzerinde karmaşıklık arttıkça DNA üzerinde daha fazla
ayırma ve tanıma adımları gerçekleştiriliyor.
Sorunun çözümü olarak da DNA nano yapılarının kendi kopyalarını
yapabiliyor olması gerekmektedir.
v DNA’nın parçalanabilir ve bozulabilir
yapıda olması DNA bilgisayarlarının önünde bir engel oluşturmaktadır. Altı ay süren bir hesaplamadan sonra sistem
su haline dönüşmektedir. DNA’nın bozularak zarar görmesiyse DNA bilgisayarlarının
erimeye başlamasına neden olmaktadır.
v Kullandığımız silikon tabanlı
bilgisayarlar bilgiyi taşıyan taşıyıcılara sahiptir ancak DNA bilgisayarlarında
bu durum daha farklıdır. Bilginin bir molekülden diğerine nasıl iletileceği
bulunamamıştır. DNA molekülleri hesaplamaları başarılı bir şekilde
gerçekleştiren DNA algoritmalarından elde edilen bilgiyi iletememektedir.
v DNA hataları meydana gelmektedir. DNA
molekülü düşük ihtimalde olsa iki bazı yanlış eşleyebilmektedir. Bu hatanın
önlenmesi için en etkin çözüm en hatasız zinciri seçerek işlem yapmaktır.
DNA bilgisayarıyla “İki at bir satranç tahtası üzerinde birbirleriyle hiç karşılaşmayaca
biçimde kaç farklı şekilde yerleştirilebilir” ? sorusunu RNA ile Princeton Ünversitesinde
ki araştırmacı grup çözüm getirmeyi başardı. 3x3 ‘lük satranç tahtasında farklı RNA
dizileri kullanarak, atların konumlarını gösterecek bileşimler oluşturup, bir enzim yoluyla RNA dizisi boyunca belirli
bazların bileşimlerini arayıp, problemin doğru yanıtlarına karşılık geleni
ayırdılar. Enzimler yanıtlarla birlikte kısa bir sürede geri dönüş yaptılar. Bu
deneyle birlikte RNA’nın hesap makinesi olarak kullanılabileceği ortaya kondu.
Wisconsin Üniversitesinde ki bir diğer
araştırmacı grup ise aynı problemi DNA kullanarak çözmeyi başardı. Deneyin en
önemli noktası Adleman’ın kullandığı çözünmüş moleküller yerine katı bir destek
üzerine kurulu bir sistemle çözülmüş olmasıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder